22 Temmuz 2017 Cumartesi

yeniden,

uzun zamandır yazmaya yeniden başlamayı düşündüm. neden ara verdiğimi, aslında neden üretken olmadığımı. kafamda pek çok neden buldum ve bunları sınıflandırdım birazcık. hala nedenler bulmaya devam ediyorum. kendimi didiklemek istiyorum ve didikliyorum da. bilincimin dışında neler yaptığımı ve nasıl karar aldığımın mekanizmasını çözmek istiyorum mesela. geçmişimin geleceğimi nasıl etkilediğini bulmak ve onunla yüzleşip eski defterleri kapatmak istiyorum. eski defterler üstüme üstüme gelirken yazamıyordum. çünkü düşüncelerim alabildiğine karışık, sıraya konulamaz ve en önemlisi anlamsız geliyordu. şimdi kendini bulma ve gerçekleştirme dönemindeyim. en çok neyi yapmaktan keyif aldığımı bulmam gerekiyor. bunun için farklı yollarda yaptıklarımı sıraya koymalıyım. yani yaptığım herşey bir yerde elimin altında olmalı ve ben içlerinde hangisini çok severek yaptığımı keşfetmeliyim. beni en çok mutlu edeni ve tabi ki bazılarının neden mutsuz ettiğini.
son zamanlarda daha fazla organize olmak adına birden farklı mecrada kendimi ifade etmeye çalıştım. kafamın içindekileri farklı çekmecelere koyarsam aradığımı daha kolay bulurum gibi gelmişti. ama öyle olmadı. hayat farklı çekmecelere tıkıştırılmıyormuş meğerse. bazen hepsini ortaya dökmek, ayıklamak ve o çekmecelere atılanlar hakkında düşünmek gerekiyormuş. nedenleri bulmak ve temizlemek gerekiyormuş. yoksa içi ıvır zıvırla dolu ve sizin bütün bunların başka olduğunu zannettiğiniz kocaman çöp dağları yığılıyormuş zihninizde.
şimdi bir çok şeyi ortaya dökmüşken tekrar yerleştirmeye uğraşıyorken birdenbire herşey elimin altında olsun ve bir sene sonra yapmayı en çok sevdiğim, yıl içinde en çok yaptığım işi bulayım istedim. belki bu en çok yaptığım şeyi daha fazla kendimi gerçekleştirme alanı haline getirebilirim böylece.

30 Aralık 2016 Cuma

yeni yıl dilekleri

şimdi geçen hafta muhasebemizi yaptığımıza ve 2016 yılının herkes için çok kötü geçtiğine karar verdiğimize göre 2017 yılını kurtarmak için neler yapabileceğimize bakalım.

kendimiz için merdivenleri kolayca inip çıkacağımız bir kiloya inelim bi zahmet. bir de o çok beğendiğimiz elbise üzerimize olmasın mı bu yıl?

çocuklarımıza problem çözme becerileri kazandırdığımız ve başarının sadece okulda gösterilen akademik başarı olmadığını öğretebilelim mesela.

öğrencilerimize hayatlarını kurmak ve mesleki olarak gelişebilmelerini sağlamak için gerçekten mentörlük edebilelim.

daha az televizyon izleyip daha çok kitap okuyalım topluca, evlilik ve saçma kavga programlarıyla çıldırmak yerine.

daha az taşıt kullanıp daha çok yürüyelim, hem bir taşla iki kuş, spor ve azaltılmış karbon ayak izi bir arada.

daha çok sohbet edelim sevdiklerimizle, daha az konuşup daha çok dinleyelim.

güzel günler görelim güneşli günler



25 Aralık 2016 Pazar

muhasebe

her sene bu hafta sene sonu muhasebesi yaparız ya hep. bu sene yapmayalım yoksa kendimize hesap veremeyeceğiz bu kadar ölümler olurken ne yaptığımızı. ve yine hesap veremeyeceğiz ülke yok olup giderken neler olduğuna dair. en çok kızlar büyüdüklerinde soracakları sorulardan korkuyorum. anne-baba siz ne yaptınız? bizi neden düşünmediniz? demelerinden korkuyorum. kendime soramıyorum bu soruları. bunca insan ölürken ne yaptım ben seyretmekten başka. ülkem için ne yaptım. yeterince çalıştım mı?

muhasebeyi yapınca kendimi köşeye sıkışmış ve çaresiz hissediyorum. 2017 için hedefim bu çaresizlik hissiyle başa çıkmak olsun önce. herşeyden önce bu hissi yenmek lazım. hayır çaresiz değilim diyebilmek için çalışmak lazım. peki ama nasıl?

fikir üreterek çaresiz olmadığımızı önce kendimize sonra çevremizdekilere göstermemiz lazım. eksik olan bir şey varsa tamamlamaya çalışmamız lazım. iğneyi önce kendimize batırmamız ve çıkış yolu bulmak için çalışmamız lazım. çıkışın önce kendimizi düzeltmekten geçtiğini görmemiz lazım.

bu sene buna çalışacağım ben kendimi düzeltmeye, yeniden umut etmeye. bunun için ne yapmak lazım???

21 Kasım 2016 Pazartesi

kahrolmak

söyleyecek söz, yazılacak yazı tükendi galiba, bize kalan yüreğimizdeki köz. her birimiz ayrı ayrı daha kötüsü olamaz derken daha kötüsüyle karşılaşıyoruz ve her şey ama her şey gittikçe kötüye gidiyor. düzelecek diye umut ettikçe kötüye gidiyor. kara bulutlar ne zaman, nasıl dağılacak? bilmiyorum ya da dağıldıklarında biz kalacak mıyız? onu da bilmiyorum. tek dileğim Allah bu memleketin sonunu hayra çıkarsın.

sussam gönlüm razı değil, konuşsam tesiri yok...

3 Kasım 2016 Perşembe

11 yıl sonra,

03.11.2005 tarihinde eşimle, kocamla, sevgilimle ya da hayatımın en önemli kişisi ile birbirimizin elini bırakmama sözü vermiştik. aile arasında yapılan komik bir isteme töreni ile. aslında bu törenlere başka adlar bulmak lazım. kim kimi kimden istiyor gibi ilginç sorular barındırıyor çünkü. zaten babam da birbirlerini tanımışlar, sevmişler evlenmelerini destekliyorum diyerek kayınpedere ne istemesi benim kızım mal değil alt metnini söylemiş olsa da, sonunda parmaklarımızda yüzüklerle oturduğumuz o şaşkın günün yıl dönümü bugün. yıllardır her nedense evlendiğimiz günü değil tüm o şaçmalıklara rağmen biz olduğumuz bugünü kutlamayı tercih ettik biz evlilik yıl dönümü yerine.

işte yine o kutlu gün geldi, 11 yıl geçmiş aradan, acısıyla tatlısıyla, kavga gürültüsüyle, bazen terslikleri, bazen inişleri ve bazen çıkışlarıyla koskoca 11 yıl bitmiş. bazen öfkeyle yükselen sesler bazen sevgi mırıldanmalarıyla duyulmuş, bu koca 11 seneye pek çok anı sığdırılmış. arada bir doktora tezi geçmiş üstümüzden buldozer gibi, yıllarca uzak kalmaya direnmiş 11 yıl. ve iki tane dünya tatlısı kelebek gelmiş konmuş aramıza. bütün bunlarla geçen 11 yıl ardından, tekrar bir söz vereceğiz birbirimize birlikte 11 yıl daha  geçirmek, bazen öfkeyle bazen mutlulukla geçireceğimiz 11 yılın sözü olacak bu ve belki 11 yıl sonunda kelebeklerden birisi kozasından çıkıp yuvadan uçacak belki ikisi de uçacak. belki bu 11 yılda çok daha zor sınavlar vereceğiz belki de en zoru atlatmışız diyeceğiz. bilmiyorum ne olacağını ama bildiğim şey bir 11 yıl için daha söz veriyorum.

not:11 yıl 4015 gün eder efendim, yani yaklaşık olarak 4000 gündür birlikte olmayı kutluyoruz.



18 Ekim 2016 Salı

35

tartılma günüm cuma çünkü hafta içi daha kontrollü gidebiliyorum ve hafta sonu yaptığım kaçamakları silebiliyorum. ancak bu hafta anneme perşembe günü gidince aaa kocaman sorun. çünkü ben orada kaçırdım biraz ve tabi ki cuma günü bunun etkisini hemen gördüm o da ne bir haftalık uğraş ile sadece 200 gram verebilmişim. ikinci sorunum ise su içmeyi unutmam ve su içemediğim zaman kilo verişim hemen yavaşlıyor bunu her noktada hissediyorum. özellikle kıyafetlerimin bolluk derecesinde çünkü şişiyorum balon gibi. bazı günler çok güzel giderken özellikle canımın sıkkın olduğu zamanlar hiç kilo veremiyorum. üstelik yürüyüş yapmaya da başlayamadım. o kadar çok üşeniyorum ki yerimden kalkmak istemiyor canım.
çalışmam gereken bir sürü konu vs var ama benim canım hiç birini yapmak istemiyor. diyet bende anormal bir isteksizlik durumu yarattı. ve bu isteksizlik nasıl aşılır bilmiyorum. şimdi en azından kendimi zorlayacağım. bugün 3 saat verimli çalışmak için. canımın istediği tek şey abuk subuk internette dolaşmak veya sosyal medyaya bakmak veya oyun oynamak. hatta eve gidip yatmak istiyorum. üstelik aç değilim ama kafam sürekli açlık sinyalleri veriyor. sanırım yine duygusal açlığım ile bedensel açlığım karışmış durumda. öfkemi yiyecekler yerine kahveye ve suya yöneltmeye çalışıyorum ama çok zorlanıyorum ve bu yazı bitince öğle yemeğine kadar kendimi kitabımın birinci bölümünü bitirmek için zorlayacağım. böylece öğlen gerçekten acıkmış olarak yemek yerim. ama duygusal açlığımı abuk subuk yemeklerle gidermeye çalışmam.

10 Ekim 2016 Pazartesi

kaldı 36

ben annemle uğraşıp kendimi ihmal ederken 41 haftadan 36 hafta kalmış bile ve ben bu 5 hafta boyunca milim yol almamışım. ama gerçi artık ölçülerimi tam olarak biliyorum ve yediklerime dikkat etmek için elimden gelen gayreti gösteriyorum. kaçamakları engellemek çok zor. zaten en önemli sorunum bir türlü engellemeyediğim atıştırmalarım. akşam üstü kurabiye veya çikolata veya başka bir şey. çayın yanında çerez veya bisküvi. bunları bıraksam başka bir şeye gerek kalmadan yine kilo veririm sanırım. ama mümkün olduğunca azaltmak için elimden gelen gayreti gösteriyorum. dün akşam koca kişisi cezerye yerken ben yemedim mesela, çok zor oldu ama yemedim. yemekte ise ekmeğe dur diyorum. fazladan yemek için gayret ediyorum. yemek davetinde bile hayır diyorum. inşallah bunlar biraz işe yarar. yürüyüşlere de başlarsam benden mutlusu olmaz.

diyet yapmak için en çok gereken şey evde olmak, dışarıda fazla yememek ve kendi planına göre gidebilmek. restoranda gereksiz kaloriler, ev davetlerinde ise gereksiz ısrarlar insanı mahvediyor. zaten aslında bu kadar çok kilo almama bir neden de bu oldu benim. koca kişisin ailesi ile sıklıkla yapılan yemek davetleri ve farkında olmadan kaçırılan yemekler, üstelik yağ kullanım oranının  ve yemek çeşitliliğindeki değişiklikler vs derken, iştahım açıldı ve kilo alışımı durduramaz hale geldim. sanırım bir noktadan sonrada dilimde hep olsa da bunu kontrol etmek çok zor bir mücadele gibi görünmeye başladı gözüme.şimdi bunu da aşmak zorundayım.

kilo vermekteki en önemli motivasyonum çocuklarıma herhangi bir hedef için yeterince uğraşılırsa başarılı olunabileceğini ispatlamak ve tabi ki göbeğimle dalga geçmelerini önlemek. bakalım nasıl olacak. çocuklarıma bu konuda örnek olabilecek miyim? yoksa annelerinin dilinde olan ama bir türlü başaramadığı işlere listesinde bir yerde kalmaya devam mı edecek?