Kitabı bitirir bitirmez yazıyorum bu yazıyı. Tek kelimeyle olağanüstü bir öykü, okumanın gerçekten zevk verdiği bir kitap.
Birinci dünya savaşında başlayan hikaye ikinci dünya savaşında yer alan iki direnişçi, filistin, farklı dinler ve toplumlar arası karşı konulmaz aşk ve evlilikler. Ve tüm bunları tek bir öyküde üstelik gittikçe heyecanlanarak anlatmayı ve okutmayı başaran yazar. Üstelik dünyanın nasılda oradan oraya savruldugunu daha güzel anlatabilecek bir kitap yok.
Bir padişahım kızıyla evlenen doktor, deliren prenses, oğulları ve ermeni karısı ve onların oğlu isyan. Yahudiyle evlenen ve bunu tam da infantadanin olduğu zamanda filistin de gerçekleştiren isyan. İkinci dünya savaşı direniscisi ve aklı aslında hep dünya barisinda olan ama o savaştan bu savaşa sürüklenen koca bir hayat. Delirmeyi bile uysallikla karşılayan, hep kurtarılmayi bekleyen ve bu esnada kendini kurtaracak gücü bulamayıp deliliği kabul eden isyan. İçine düştüğü cukurdan kendi kendine kurtulan isyan.
Çok etkileyici bir kitap, elimden bırakmadan okudum özellikle son sayfaları, gözlerimden yaşlar suzlerek okudum özellikle isyanın deliren hikayesini ve 20 yıl bir timarhanede geçirdiği günleri. Amin maalouf yine kalemini konusturmus ve olağanüstü bir başka öykü yazmış. Yine hayatı ve yaşamayı, herşeye rağmen hayatta kalmayı yuceltmis.
Mutlaka okunması geren bir kitap dogunun limanları, yapı kredi yayınlarından çıkmış ve 183 sayfa, ama akıldan çıkmayacak bir öykü.
Sevgiyle ve kitapla😊
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder