yazarı: joanne greenberg
yayınevi: metis
sayfa sayısı: 282
çevirmen: nesrin kasap
okurken hem zorlandığım hem de keyif aldığım kitaplardan biriydi. kitap ağacının nisan ayı olarak seçtiği bu kitap, uzun zaman sırf adından ötürü merak ettiğim ancak içeriği hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığım bir öyküydü. adına bakıp hayal ettiğimden bambaşka bir yola çıkardı beni. okurken önceleri ya ama bende böyle hissediyorum sıklıkla diye düşüncelere daldığım ancak böyle düşündüğümü fark edebildiğime göre sorun yok kararına vardığım, bir şizofren gözünden hastalığının anlatıldığı konusu güzel ancak edebi olarak bazen çok verimli olmayan bir kitap. ama o kadar çok yeri işaretledim ve insanların birbirlerine davranışlarının berbatlığını, bunun feci sonuçlarını, olayları yorumlayışımızın bizi gerçekten hasta edebileceğini düşündüren, hastalık (delilik) ile sınırın ne kadar ince olduğunu anımsadım. ve hatta insanı yaşadığı toplumda çöküntüden ya da delilikten koruyan şeyin ne olduğuna dair uzun uzun düşündüm. en çok dikkatimi çeken dünyada adaletin olmadığının vurgulanması ve bu esnada kurulan o güzel cümle sana gül bahçesi vadetmedim ve ayrıca cehennemde olan insanlar için şeytanın sadece bir kişi oluşuydu. en sonda yer alan insan onuru ve bunun korunması ve iletişimde kalmak yani dünya gerçekliğinden kopmamak için var güçle çalışmak ise bir akıl hastasının gözünden kaybedilmemesi gereken en önemli olgu olarak vurgulanmıştı.
okunmasını tavsiye edeceğim ancak hemen arkasına bir new york times best seller okunarak getirdiği ağır yükten kurtulunması gerektiğini düşündüğüm güzel bir kitap #sanagulbahcesivadetmedim
sevgiyle ve kitapla :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder