ama hiç bir işe yaramadı. güya isyan ettim bir iş yapmadım, bugün kat kat fazlasıyla yine ben uğraştım. bir de üstüne üstlük neden isyan ettiğime dair açıklama yaptığım halde. yani değişen pek fazla bir şey olmadı. bir de fırça işittik beyefendiden, dün akşam ben geldiğimden beri böylesin şimdi saat beş süren doluyor diye. boşunaymış her şey, sevgili kişisi neye kırıldığımı bile anlamadı bir de üstüne sen bana trip yapıyorsun diye bozuk attı. okuduklarım gibi hayat istiyormuşum da, ne varmış hayatımızda bu kadar bozulacak da vs. vs.
sanırım mutlu olmanın en iyi yolu kolaya kaçmak ve karşındakinden hiç bir şey beklememek. o zaman en azından ne yapılması gerekiyorsa kendim yapar, boşu boşuna üzülmemiş olurum.
olaylar o kadar trajikomik ki, evin lojistiğini biraz da sen düşünsen, her seferinde liste vermesem ben sana dedim ve aldığım cevap, ne var yani eve gelirken markete uğrayıp alsan oldu. eh madem öyle ben de alışverişi kendim yaparım. hayatımda bana yardımcı olacak bir sevgili yokmuş gibi davranır, beyefendiyi paşa yapmaya devam ederim. bu kolay olan yöntem, hiç olmazsa kavga etmemiş oluruz, ama ben kendimi nasıl ikna ederim evlenmeden önce birilerinin prenses kızı olduğuma bilmiyorum.
erkeler ne kadar annesinin paşa oğluyduysa biz de o kadar babamızın prensesiydik ama bunu anlayabilen erkek yok galiba:(
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder