4 Mayıs 2012 Cuma

isyan,

anne, muhakkak ki dünyanın en güzel kelimesi, hele ki evladından duymanın mutluluğu tarif edilemez. ama en güzel kelime bile gün boyunca 1519463 kez duyunca fenalık geçirme nedeni oluyor. anne su ver, anne ben çizgi film izliycem, anne çikolata yok mu, anne abur cubur yiyebilir miyim, anne çişim geldi, anne kaka çıktı, anne tuvalet kağıdına uzanamadım, anne..., anne... bitmiyor. tamam iyi hoş güzel de bıkkınlık veriyor. niye hiç baba çağrılmaz ki tuvalete.

karnım olmuş kocaman, midemdeki yanma, nefes alamama, hamileliğin türlü sıkıntıları ve terelellileri, bir de üstüne kızımın ve sevgilimin bitmeyen talepleri. çok yoruldum. o kadar çok yoruldum ki artık ne kadar yorgun olduğumu anlatacak gücüm bile kalmadı. dün akşam bu bezelye neden kıymalı deyince sevgili artık dayanamadım, isyan çıkarıyorum. biliyorum bütün anneler benzer sıkıntıları yaşıyor. blogcuanne'de (www.blogcuanne.com) paylaşılanlar hep benzer sıkıntılar, ama çözüm olmuyor bana bunlar.

istiyorum ki sevgili kişisi beni anlasın, ben istemeden ayaklarımı ovalasın, sırtıma masaj yapsın. tamam elinden geldiği kadar yardım ediyor, ama bana özen göstersin birazcık daha.

istiyorum ki evliliğimizin ilk yıllarındaki gibi ilgilensin benimle. ilgisi sadece birlikte olana kadar ya da birlikte olunca olmasın, hep aynı ilgi düzeyini sürdürsün. çünkü öyle bir şey ki sadece birlikte olduğumuzda benim isteklerimi ya da yardıma ihtiyacım olduğunu fark ediyor ve ben kendimi şişme bebek gibi hissediyorum o zaman.

istiyorum ki yarın kahvaltıya gidelim mi dediğimde anneme gidelim demesin. annesine gitmeye karşı değilim ki ben, ama gittiğimizde tüm günümüz orada geçmesin. dışarıda bir yerde bir kahve de içebilelim.
istiyorum ki böcükle birazcık daha fazla ilgilensin, of kızım yorgunum demesin. çünkü ben de yorgunum üstelik böcüğü okula bırakmak-almak onu parka götürmek, bitmeyen taleplerini yerine getirmeye çalışmak hep benim görevim. hafta sonunda bugün kızı parka götür dediğimde tamam deyip tv karşısında yayılmaya devam etmesin.

istiyorum ki tv kumandası bazen de benim elimde olsun, saçma sapan dizileri izleyip boş boş dikkatimi vermeden televizyona bakayım, tamam gerçekten istediğim bir programı izliyorum ama o programı dikkatli izlemem gerekecek, oysa fatmagül'ün suçu ne'yi izlerken tamamen boş kafa, relax mode on. sevgili kişisi tv izlerken boş gürültü oluyor bana bütün o aslan kükremeleri, üstelik biyoloji eğitimi almış biri olarak işimin devamı gibi,

istiyorum ki yaptığım yemek için bu niye etli denmesin, kimse sesini çıkarmasın yemeğini yesin. yemiyorsa kalksın ne istiyorsa onu yesin ama eleştirmesin. bakla yenir mi demesin çünkü ben seviyorum ve bazen canım istiyor, bunu anlasın

istiyorum ki sofra toplamaktan kastedilenin sadece tabakları makineye koymak değil, masada kalan kırıntıların silinmesi ve masanın altına dökülenlerin de toplanması olduğunu ben söylemeden bilsin.

istiyorum ki evin süpürülmesine itiraz edilmesin. evet temizliği temizlikçi yapıyor ama hafta sonları yine de evin süpürülmesi gerekiyor. buna itiraz edilmesin.

isityorum ki çok sıkıldım hafta sonunda kendimize ait bir kaçamak yapalım dediğimde buna gerçekten ihtiyacım olduğu bilinsin. sonuçta doğuma iki ay gibi bir süre kaldı ve ben sıkıldım, bunaldım. üstelik doğumdan sonra böcük ve bebekle nasıl baş edeceğimi bilmiyorum ve korkuyorum. en azından bir hafta sonu böcüğü anneannesine bırakıp kendimize vakit ayırmak istediğimde buna gerçekten ihtiyacım olduğunu anlamasını bekliyorum, ama taleplerin bitmiyor cevabını alınca bozuluyorum.

isteklerim bitmiyormuş hiç, bencillikle suçlanmaktan da bıktım. hafta sonu yataktan cıkmıycam hiç, yemek yapan olursa yenir yoksa aç kalalım umrumda değil bu hafta sonu. hiç bir yere gitmekte istemiyorum, en azından anne veya akrabalara, dışarda kahvaltıya hayır demem. öyle işte isyan çıkarıyorum bu hafta.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder