26 Ocak 2016 Salı

3. hafta

kilo vermekle ilgili düşüncelerim devam ederken yeterince çaba sarf etmediğimi fark ettim. şimdilik sadece çabamı artırmak için uğraşıyorum. en azından az da olsa egzersiz yapmaya çalışıyorum, ancak korkunç bel ağrısı ile uğraştığım için verimli değil. yürüyeyim diyorum ama hava o kadar soğuk ki (şu an -8 derece ve tam öğlen saati, biraz zaman geçince -12 ila -15 arasında değişiyor hava sıcaklığı) dışarı burnumun ucunu çıkarasım yok. evde bir şeyler deniyorum o da pek verimli olmuyor. yemeği azaltmaya çalışıyorum, ama hala öfkeli olduğum zamanlardaki yeme krizlerimi çözemedim. dün akşam mesela durduk yerde nutellaya ve çokoprense sardım, neden yediğimi bilmiyorum, yedikten sonra midem bulanıyor, üzülüyorum ama yine de yiyorum. çocuklara kızıp yiyorum. evin dağınıklığına kızıp yiyorum. tüm öfkemi yiyerek kendimden çıkarıyorum aslında. bunun çıkar yolunu bulamadığım için kendime daha çok kızıyorum. öfkelendiğimde yemek yerine beni sakinleştirecek başka bir yol bulmalıyım.

aslında sadece öfke değil, üzülmek veya kırılmak hepsi yemek yemeye neden oluyor.

farkında olmak ama çözüm için yetersiz olmak. bundan sonra değişmek istiyorum. artık hayatımda yolunda gitmeyen her şeyden kurtulmak, kurtulamıyorsam ve beni esir almışlarsa bile onları umursamamak istiyorum. ama umursamayarak çözüm bulmadığımın farkındayım. umursamamak aslında sorunu halının altına itmek demek. o zaman sorunları çözmek için ne yapacağımı düşünmeliyim. mesela artık yemekle bastırmamak gibi, bunun için yemeğın yerine koyacak bir şey gerek. ama ne. oyun oynasam sevgili kızıyor, kitap okurken genelde yiyorum ve ne yediğimin farkında olmuyorum. her kızdığımda ya da üzüldüğümde kendimi egzersize veremem çünkü iş yeri veya çocuklar vs vs. aslında bunların hepsi bahane. hepsini de yapabilirim ama yemek yemek daha kolay geliyor, küçücük bir parça çikolata ya da bazen bisküvi. elimin altında hazır. o zaman öncelikle o elimin altında hazır olanları kaldırmakla başlayalım işe ve yenilerini almama azmini göstermekle.

bu haftaki ödevim bu işte elimin altında kaçamaklarımı kaldırmak. bakalım ne kadar başaracağım. haftaya rapor veririm.

ben tam olarak buyum

(bu fotoğrafı http://www.matsports.club/abur-cubur-ve-kriz-yonetimi-2/ adresinden buldum belki yazıyı da okumak isteyenler olur. link yönlendirilmiştir.)

sevgiyle:)

6 Ocak 2016 Çarşamba

hayaller vs gerçekler

geri dönebilsem hayatımda pek çok seyi değiştirirdim ama en çok sadece tek bir ana dönebilmek istiyorum. şu an çektiğim bütün sıkıntıların kaynağı olan o ana. zaman makinesi olmadığına göre ve ben o ana dönüp hayatımı yeniden şekillendiremeyeceğime göre şu an yaşadığım hayatı kabullenmeli ve bu andan sonraki hayatımı en doğru şekilde yaşamalıyım. bazı duraklamalar ya da o noktada kala kalmalar benim istediğim değil ama başıma gelenler ve ben bu durumu kabullenmeli ve hayatıma bu duraklamayı burada bırakıp başka bir yönden devam etmeliyim. 

böyle olmasını hayal etmiyordum, böyle olmasını beklemiyordum ama oldu ve benim bu durumu düzeltebilmem için en azından 6 yıl geçmesi gerek, o yanlış an yüzünden çok zor geçen 10 yıl, hayatımdan çalınan 10 yıl ve üstüne bir 6 yıl daha. düzeleceğine, değişeceğine dair umudum kalmadı artık, dolayısıyla bundan sonrası için kendime herhangi bir hedef koymadan sadece elimden geleni yaparak geçireceğim önümdeki yılları. başkalarını tebrik edeceğim, sorulara cevap vereceğim, sonra insanların sormaktan sıkılacakları bir zaman gelecek, ve emekli olacağım. bu yazıyla kötü giden ve hiç kimsenin beklediğini bulamadığı bir ortaklığın bitişini kendime itiraf ettiğimi, kabullenmek istemediğim ne varsa kabullendiğimi gösteriyor. 

hayaller ve gerçekler ile ilgili görsel sonucu
gerçekler eminönü bile değil

zaman geçecek ve şu an hissettiğim acı, kırgınlık vs. hepsi geçecek. bulutlarda pamuklara sararak büyüttüğüm hayallerim 10 yılda paramparça oldular. artık hayal kurmak veya umut etmek kalmadı. bu duruma alışmak ve zorlukları umursamamak yapabileceğim tek şey. zaman bunların da ilacı olacak. 



4 Ocak 2016 Pazartesi

1. hafta

bu haftayı kendimi test etmekle geçirdim. mesela çok fazla atıştırdığımı fark ettim. yemeklerde değil ama ara öğünlerde porsiyon kontrolü sağlayamadığımı ve en önemlisi duygusal açlık yaşadığımı anladım. bununla nasıl baş edeceğimi tam olarak bilemiyorum.

duygusal açlık, kızgınlık, stres ya da üzüntü anında yemek yiyerek duyguları bastırmaya deniyor. konu hakkında bilgi bol miktarda mevcut ama bunları uygulamak çok zor. benim derdim konu hakkında bilgi vermek değil ama kendi çözümlerimi bulabilmek. dün akşam çok kızgındım ve gelip gidip yedim. hatta yediklerim çok kalorili olmasın dedim ve karnabahar haşladım, onu yedim üstüne peynir ekmek vs yemeye devam ettim. diğer taraftan bu hafta yılbaşı haftası da olduğu için diyet yapmak çok zordu. üstelikte 4 gün tatil olunca hiç olmadı.benim önemli bir diğer sorunum ise evde olduğumda yeme düzenimi alt üst etmem. spor yapmaya çalıştığımda çok yorulduğumu ve yapmamak için her zaman bir bahanem olduğunu da fark ettim ayrıca bu hafta.

şu yazdığım paragraftan iki büyük sorunum olduğunu anlıyorum, birincisi tatillerde yemek yeme düzenimin değişmesi. üstelik biliyorum ki her gün aynı saatlerde öğün düzeni sağlamak diyet yaparken çok önemli. bu durumda yemek saatlerini düzenlemek için kendime kural koymalıyım. hafta içi düzenli kahvaltı hazırlayıp kahvaltı yapmıyoruz, genelde herkes fırsatını bulduğunda bir şeyler atıştırıp çıkıyor. dolayısıyla saat 9 gibi ben yine acıkmış oluyorum, üstelikte öğleye kadar atıştırıyorum. öğlen bir şeyler yiyoruz ki genellikle yemekhane yemeği olduğu için yağlı oluyor bu nedenle az yiyorum sonra akşam üstü kendimi kaybedercesine yiyorum.

o zaman bu haftaki amacım yeme düzenimi yoluna koymak olsun. en azından sabahları kahvaltı hazırlamak ve ara atıştırmaları kesmek yönünde çalışayım. haftaya konu hakkında bilgi veririm efendim. diğer konular üzerinde  ise yemek yeme düzenimi kurduktan sonra çalışacağım.

04.01.2016

bakalım beni bu hafta neler bekliyor?