küçük börtünün maceraları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
küçük börtünün maceraları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Kasım 2014 Pazartesi

unutmadan yazmam lazım,

Çok cici konuşuyor bortucugum.
Çamaşır katlamaya yardım eden börtüye ne yapıyorsun diye sorduğumda Ebet takladim.

Benim adım ne kuzucugum sorusunun cevabı anne, dedenin adı ne sorusunun cevabı baba.

Babanın aski kim? Aba.

Bu arada kardeş kavgalarında sınır yok. Her gün ayrı bir şey için kıyamet kopuyor. Yumruklu saç yolmali kavgalar çıkıyor. Bakalım buna nasıl son vereceğiz.

6 Kasım 2014 Perşembe

unutmadan yazmam lazım

börtücük konuşmayı artırdıkça yeni kelimeler katıyor hayatımıza, eh çok tatlı konuşuyor(bence tabi) :)

bitti var: bitmedi

ben utute gitcem: (ablaya özenip) ben etüte gitcem

paka dit: parka gidelim

he yerine ebet: evet

aç ciddim: ağaç çizdim

aggt tüküdü: tükürdü

burdu: abla bana vurdu

2 Aralık 2013 Pazartesi

bir kitap, bir sayfa, bir satır

bu küçük haşarı her duyduğunu belliyor, yanılmadan da yineliyor. ne kadar da hızlı büyüyor küçük kızım benim. benim için hala küçümen ama kocaman bir dünya diğer taraftan. doğduğu gün daha dün gibi aklımda, minicik parmakları, meme arayan ağzı, sararan beni üzen rengi. şimdi şeker mi şeker, o minicik parmaklar gözünü-kulağını gösteriyor. minicik eller gözünü kapatıp ceee yapıyor. yürümeyi öğrendi de bez getir deyince odasından bez alıp muşambayı yere açıyor. yemek yemek için delirip sadece önlüğü taktığında kendi yemesine izin verdiğimiz için hiç itiraz etmiyor, kaşık kullanmayı öğrendi bile. abla gibi olmak için büyük çaba gösteren miniğim her gün öğrendikleriyle beni şaşırtıyor. daha dün doğmamış mıydı miniğim ne zaman büyüdü bu kadar. ne kadar daha büyüyecek, nasıl da geçecek zaman. biz yaşlanacağız o büyüyecek ama benim aklımda hep o minik kibrit çöpü parmaklar, leblebi gibi ayaklar kalacak. seni çok seviyorum minik kızım, bunu hiç unutma.

ilk cümle en sevdiğim kitaplardan olan şeker portakalından. sevgiyle:)

2 Ekim 2013 Çarşamba

hasta çocuk ve zavallı anne,

yaklaşık 5 gündür börtücük çok hasta, sürekli kusuyor, mam diye her gördüğü yiyeceğe atlıyor ama yedikten sonra çıkarıyor, yapılan tahlilerde hiç bir problem görülmüyor ama bizim sıpa kusmaya devam, hergüm bir makine kusmuklu çamaşır yıkar olduk, kusmuk kokusundan yemek yiyemez olduk. ama bir anne olarak ben ne yapıyorum, her acil maceramızda bir başka çocuk için ağlıyorum, bir gün üzerine kaynar su dökülen downlı çocuğa, bir başka gün koşarken hızını alamayıp direğe çarparak beyin kanaması geçiren birine. allah'ım ne zormuş çocuk aciller, benim sıpam hasta ama geçici allah dermansız dert vermesin diye diye geziyor, ağlıyorum. kesin olarak karar verdim ben çocuk doktoru olamam, kıyamam o küçücük bedenlerin çektikleri acılara, duygularımı kapatıp serum takamam, ağlarken onlarla birlikte ağlarım.
bir yandan başka çocuklara ağlarken bir yandan kendi çocuğunun başına gelmemesi için dualar etmek annelere has bir özellik galiba. işin kötü yanı sonuçlar temiz çıktıkça ya kötü bir şey varsa ve bulunamıyorsa endişesi hiç bırakmıyor peşimi. hatta bu sabah ya kızım çok hastaysa ve ölürse diye ağlıyordum hastanede ;)
umarım börtüm bir an önce iyileşir, ben de bu ağlamaları bırakırım :(

1 Ağustos 2013 Perşembe

bebeğin 13. ayı

bizim börtücük 13 aylık oldu bile.  üç diş ile bitirdiğimiz 12. aydan sonra bu ay tamı tamına 4 ilave diş ile acılar çekiyoruz. çok zor geçen 3 hafta sonunda tam biraz düzeldi derken yine perişanları oynamaya başladık. geçen ay önce diş nedeniyle ateşlendi, sonra buna bağlı hafif bir boğaz enfeksiyonu geçirdi, dr.un verdiği antibiyotik alerji yaptı (penesilin gruplarına alerjisi olduğunu öğrenmiş olduk böylece), bir günlük bir kusma durumu yaşadık ve tam bitti diye sevinirken tekrar başa dönüp yeniden diş çıkarmaya başladı. kabus devam ediyor. yakında kucakta çocuk tutmaktan iki büklüm kalacağım. diş çıkarmaların kötü bir yan etkisi oldu tabi, hanfendü kucaktan inmiyor, kanepede yanıma oturmuyor, kucağıma oturuyor, uyuyamıyor ve dolayısıyla uyutmuyor. sadece babası, ben veya bakıcısında duruyor, bir başkası biz dinlenelim diye kucağına aldı mı ya kıyamet kopuyor, kimse susturamıyor, aşırı derecede ayrılık ankisiyetesi yaşıyor. ne yapıp geçiricez bakalım. bugün gece giydiğim tişörtü koydum yanına beni daha az özlesin diye bakalım ne olacak.

tüm bu huysuzlukların dışında atık bilinçli olarak beni çağırmak için anne diyor, acıkınca mam diyor, susyınca suyu gösteriyor ve kaka yaptın mı deyince kafa sallıyor. hala yürümedi ama çoğalan dişlerin etkisiyle kemirebileceği herşeyi bayıla bayıla yiyor.

gelecek aya neler değişecek bakalım hayatımızda.

sevgiyle:)

6 Temmuz 2013 Cumartesi

börtücük bir yaşında:)


küçük kızım bir yaşını bitirdi, kocaman bir kız oldu. geçen ay ki gelişim durumu olaylar olaylar nedeniyle güme gitmişti. ama bu ay tam tekmil bir gelişim raporu.

motor beceriler
  • elinden tutunca yürüyor, hatta hiç oturmak istemiyor, sürekli yürütmekten belimiz ağrıdı.
  • emekliyor, sıralıyor, tutunup ayağa kalkıyor ama elini bırakınca düşüyor.
  • ilk adım arabasını geri geri götürüyor
  • oyuncaklar artık çok ilgisini çekiyor
  • çatalı ağzına, gözlüğü gözüne, ablasının taçlarını kafasına, telefonu kulağına götürüyor
yeme becerileri
  • bizim yediğimiz yemekleri yiyor kendisi için pişirilenleri sevmiyor
  • yoğurt ve zeytine bayılıyor
  • tüm meyveleri severek yiyor
bilişsel becerileri
  • gitmek istediği yönü, yapmak istediğini çok net ifade ediyor
  • gözünü, ağzını gösterebiliyor
  • babasına ba diyor, bana bazen anne diyor, gel diyor
  • ben gülünce komik bişey var diye düşünüp gülüyor
  • kitaplara bayılıyor

bunlar küçük hanımın gelişim gösterdiği noktalar, kendisine dair sevmediğim detaylar ise sürekli yürümek istemesi ve benden başka kimsenin kucağında durmaması, birileri varsa yanımızda bana yapışıp kucağımdan hiç inmemesi. çok yoruluyorum be ya:)

1 Mayıs 2013 Çarşamba

bebeğin 10.ayı,

öyle böyle derken 10 koca ay geçmiş gitmiş. bizim küçük hanım iyice büyümüş.

motor becerileri iyice artan kızım elinden tutup beni gezdirin deme konusunda üstün başarılı, sürekli olarak iki büklüm halde hanımefendiyi yürütüyoruz evde. belimiz tutuldu yürütmekten. ellerinden tutunca yürüyebiliyor tüm evi ancak emekleme ya da dizleri üzerinde emekleme yok. popo üstü istediği yönde gidebiliyor ama oda dışına tek başına çıkmıyor henüz. kanepelere tutunarak ayağa kalkıyor, emekleme pozisyonuna geçiyor ama ayaklarını nasıl atacağını keşfedemedi.

 çok çok meraklı her şeyin tadına bakmak istiyor (çay kahve dahil) biz ne yiyorsak ağzını uzatıyor vermeyince kızıyor. artık daha çok bizim yemeklerimizden veriyorum. zaten yemekleri tuzsuz yapıyordum, küçük hanıma da uygun oluyor böylece, kemirilecek şeyleri yemeyi seviyor. salatalık ve ekmek ağlıyorsa susturucu görevinde. ablasının çubuk krakerleri için atılıyor ama tuzlu olduğu için henüz yasak :). daha çok yemek istemeye başladı ve anne sütünü yemeğin üstüne kahve niyetine emmeye başladı:).

oyuncakların hangi düğmesine basınca nasıl ses çıkıyor hemen keşfediyor. ancak büyük problemimiz ablanın oyuncakları, kendi oyuncakları yerine onlarla oynamak istiyor.

uyku düzeni şu sıralar bozuk, huzursuz. ama bugün diş çıkardı, ilk dişi 10 ay biterken çıktı, huzursuzluğunu buna bağlıyorum ben. yabancıların yanında kucağımdan kesinlikle inmiyor, sayesinde belim ve bileklerim tutmaz oldu. ayrılma korkusu ve yabancılama çok fazla şimdilik. bakalım bu ay değişecek mi?

bir ay daha geçti gitti, yakında doğum günü kutlayacağız, heyecanla bekliyorum:)

18 Nisan 2013 Perşembe

çocuklarda korku ve endişe, çocuğunuza kulak verin (3), aletha solter

uzun bir aradan sonra  nihayet aletha solter'in kitabında korku ve endişeler bölümünü bitirdim. çıkardığım notlar burada. çocuk korkularının temelini anlayınca mücadele daha kolay oluyor. gerçi benim böcük öyle çok korkan bir çocuk değil, karanlıktan, böcekten vs pek korkmaz. ama belli de olmaz çocukların ne zaman neyden korkacağı bilinmez:)


  • yenidoğan döneminde yüksek sesler irkilmeye neden olurmuş (bizim kız kapı sesinden bile irkilirdi)
  • 6-12 ay arası ayrılma kaygısı gelişirmiş (börtü kucağımdan inmiyor, bir yere gidersek sürekli kucağımda, anneanneye bile gitmiyor şu sıralar)
bunların normal olduğunu ve geçeceğini bilince endişelenecek bir şey kalmıyor:)

çocukluk döneminde korkuların nedeni 8 ana kategoriye ayrılıyor:

  1. bilgi eksikliğinden kaynaklanan korkular: dünya çocuklar için öngörülemez ve karmaşıktır. dünya kurallarına ilişkin sürekli olarak yapılan keşifler korkuyu tetikleyebilir.
  2. bebeklikte yaşanan travmalar: anne karnında  ya da doğumda yaşanan travmalar korkulara eğilim oluşmasına neden olabilir.
  3. korkutucu deneyimlerden kaynaklananlar: köpek veya su korkusu gibi korkular buna bağlanabilirmiş.
  4. koşullu korkular: çocuğu korkutan şey basit bir nesne ile ilişkilendirilip nesne korkusuna neden olabilirmiş.
  5. başkalarından edinilen korkular: annenin veya yetişkinin korktuğu şeyden otomatik olarak korkma refleksi gelişebilirmiş.
  6. ölümlülüğü anlamaya başlamaktan doğan korkular
  7. hayal gücünden kaynaklanan korkular
  8. sembolik korkular:çocuklar dile getiremedikleri tehditkar bir durum yaşadıklarında ortaya çıkıyormuş. 
bunlara bakınca bir kısmının yaşamı devam ettirebilmek için evrimsel süreçte edinildiğini düşünüyorum. mesela korkutucu deneyimler ya da anne babadan öğrenilen korkular gibi. sonuçta köpeğin saldırdığı bir insan 50 yaşında bile olsa köpekten korkar, ya da boğulma tehlikesi atlatan biri ömrü boyu suya(deniz-havuz) giremeyebilir. buna benzer olarak evrimsel geçmişte anne veya babanın korktuğu bir hayvandan ya da durumdan kaçınmanın hayat kurtarıcı olduğu bilinçdışında bilinmektedir. bu yönüyle bu türden korkuların çözümlemesi daha farklı yollarla yapılmalı gibi geldi bana.

kendi kafamda ikinci gruba soktuğum korkular bilgi eksikliğinden, hayal gücünden kaynaklanan veya koşullu korkular. bunlar ebeveynlerin doğru yaklaşımlarla çözebileceği problemler olabilir. doğru yaklaşımlar ile ilgili olarak kitaptan okuduğum bilgileri ayrıca paylaşacağım. 

 sembolik korkular tahminimce anne babaların hatalarından kaynaklanıyor ve önce anne babanın korkuya neden olan davranışından vazgeçmesi gerekiyor. ölümlülüğü anlamaya başlamaktan kaynaklanan korkuların çözümü yine anne babanın doğru davranışı ile çözülebilir gibi göründü bana, ama emin değilim. 

bebeklik travmalarından kaynaklanan korkular, beni en çok bunlar korkuttu, bilmediğimle mücadele etmek.

çocukluk çağı korkularının nedenleri bunlarmış, çözüm önerileri ise gelecek yazıda.

sevgiyle:)

8 Nisan 2013 Pazartesi

bebeğin 9. ayı

kızçem tamı tamına 9 aylık oldu, gayet rahat oturup oyuncaklara uzanan, emekleme pozisyonuna geçip popişi kaldıramayan kocaman bir bebek. bu esnada su çiçeği çıkardığı için biraz gerileme yaşadı.
hala ge ve gii gibi heceler eeeehhh diye bağırmalar dışında konuşmuyor, ha bu arada anne diyor artık. ama dede baba gibi heceler gelmedi henüz.
sabahları bay bay yapıyor, sevilince ya da tekerleme söylenince çok mutlu oluyor, çocuklarla oynamaya bayılıyor. birine gidip diğerine cilve yapmak gibi oyunları var artık ve fakat kucaktan inmiyor, yanındaki kişinin (ben ya da bakıcı teyzesi) odadan çıkmasına tahammülü yok, yanından ayrılınca bağıra bağıra ağlıyor.
hala diş çıkarmadı, saçları da çıkmadı keltoş prensesim işte.
 sabah 5.30-6 civarında uyanıyor ve en zorlayıcı kısım bu gece ise bazen sık bazen hiç uyanmıyor. yeme düzenimiz hastalık nedeniyle bozuldu biraz. sadece bir öğün yiyor, ikinci öğünü çok acıkmamışsa yemiyor ve en kötüsü ben evdeyken sadece emmek istiyor, hafta sonları sadece anne sütü alıyor yani. kahvaltıda tam yumurtaya geçmedik hala ama bizim yediklerimizden tattırıyorum artık. geçen gün bir çay kaşığı kısır verdim mesela çok sevdi. bugün yaprak sarma yedi bir tane. yavaş yavaş normal yemeklere geçmeye başlayacağım.omlet ve krep seviyor bizimkinin ucundan az veriyorum. yani alerji yapıp yapmadığını kontrol ederek vereceğim her şeyi artık.
iki küpü üst üste koyabiliyor, sesli oyuncakların ilgili düğmelerine basıp şarkı çalıyor, geçirmeli oyuncakları çıkarabiliyor ama geri takamıyor. aynı oyuncaklardan sıkılıp farklılarını arıyor. ablasıyla top oynamaya bayılıyor.
işte bir ay daha böyle geçip gidiyor:) ben yoruluyorum ama kızların gülüşüne değiyor:)

geçip giden zamanları bir yerlerde bulsam

1 Mart 2013 Cuma

bebeğin 8. ayı

evet benim küçük börtücüğüm büyüdü 8 aylık kocaman bir bebek oldu. hatta bugün kanepeden bile düştü. bir anlığına mutfağa gittim, bir ağlama sesi ile börtümü yerde otururken buldum. sadece popo üstü düşmüş, çok canı yanmamış ki çok ağlamadı. buradan da şunu anlıyoruz ki bebeklerin motor becerileri 8. ayda çok hızlı gelişiyor, daha geçen hafta bıraktığım yerde kalan bebeğim bu hafta kanepeden düşecek kadar hareketli. bu nedenle yere pike serip oyuncakları da çevresine döküp yere oturtuyorum artık. popo üstü halı üzerinde geziyor, emeklemeyi başaramadı ama geri geri gidiyor. göbüşü az da olsa kaldırıyor. almak istediği bir oyuncağa uzanıyor. sağ eliyle gel gel yapıyor bu esnada geeh geeh diyor, yani ilk resmi kelimesi gel oldu kızımın, bi de tavuk çağırır gibi söylemese süper olcak ama neyse. bugün ise gidenin arkasından bay bay yapmayı öğrendiğini fark ettim. artık küçük bebeğim aylardır öğrendiklerini göstermeye başladı:) bir de tabi gücünün yettiğince bağırması var ki evlere şenlik. ses kontrolü sağlamaya çalışıyor öğreniyor diye sabrediyoruz bakalım. fotoğraf makinesini fark etti. makineyi görünce dönüp gülüyor, baya baya poz veriyor yani.

yeme düzeni ise garip, ben evdeyken yemek yemiyor ve sadece emmek istiyor, ben evde yokken ise kahvaltı ve çorba yiyor. artık parçalı yemeye başladı. kahvaltıda çeyrek yumurta sarısı veriyoruz yarım yumurta alerji yaptı çünkü. yumurtayı alerjik olduğu için gün aşırı veriyoruz. artık her türlü çorbayı seviyor, tavuklu şehriye ve yoğurt çorbası favorimiz. iki gündür mercimek çorbası deniyoruz ama sanırım pek beğenmedi.

uyku düzenimiz iyi, akşam 8-9 arası uyuyor, gece 3-4 kez emmek için ağlıyor ama uyanmıyor uykuda emzirip yatağına koyuyorum. o uyanmıyor ama olan bana oluyor. gerçi bazı geceler 1 veya 2 kez kalkıyor. sabah uyanma saati ise bir felaket, 6-6.30 arası. ve sabahları çok huysuz oluyor, son günlerde ben işe giderken ağlamaya başladı, benim kucağımdan aldıklarında da ağlıyor. yabancılama başladı yani.

bu ay da bizden haberler bu kadar, güncel haberlerimiz için: http://www.nurturia.com.tr/people/tubavekizlari

sevgiyle:)

12 Şubat 2013 Salı

bebeğe ekmek,

daha önceleri defalarca ekmek yapmayı deneyip başaramadım. bu tecrübeleri birleştirip bebişe tuzsuz ekmek yapmaya karar verdim ve bingo ilk seferde neredeyse istediğime yakın oldu. ama sanırım bunda yeni aldığım borcam baton kalıbında etkisi oldu, ekmeğin kabuğu kurumadan pişti.

malzeme:
1 ç. kaş. kuru maya (instant değil)
1 su brd. yoğurt
1 su brd. kepekli un
1 su bardağından az eksik beyaz un
1/2 çay brd. zeytinyağı

bu malzemeler ile kek hamurundan biraz daha kıvamlı hamur yaptım. hamur elle yoğurulmaya gelmiyor, çatalla karıştırdım. yaklaşık 12 saat mayalandırdım, bu esnada yaklaşık 2 saatte filan karıştırıp havasını aldım. bu esnada mayanın normal aktivitesi sonucu hamur biraz kıvam kaybediyor.  kalıba eskitilmiş (buruşturulup top yapılmış ve açılmış) yağlı kağıt koydum ve mayalanan hamuru kalıba döktüm. aslında bu noktada yarım saat beklese iyi olacaktı ancak vakit yoktu. 200 derece ısınmamış fırına koydum ve yaklaşık 30 dakika pişirdim. süngersi kıvamlı ve kabuğu çok sertleşmemiş bir ekmek oldu. küçük hanım afiyetle yiyor bakalım.


eh bu işi becerir gibi olduğuma göre bundan sonra değişik tarifler dener dururum. ama işin ilginç yanı bu tarifi uydurdum.

sevgiyle:)

1 Şubat 2013 Cuma

bebeğin 7. ayı,

o artık çocuk-bebek, evet yedinci ayımız bitti ve bu ay yaşadığımız değişimler inanılmaz. bi kere artık çoğunlukla desteksiz oturan ve sürekli oyun oynamak isteyen bir velet oldu artık küçük bebeğim. koyduğum yerde bulamadığım nesne devamlılığını kısmen kazanmış olan ve bu nedenle kanepeden düşen oyuncağım peşinden eğilip düşme tehlikeleri atlatan, sağa sola dönüp yüzüstü veya sırt üstü dönmeyi bir türlü istemeyen ama sırtüstü köprüler kurup artık kendini kaydıran bir velet. artık çok daha dikkatli olma vakti geldi, çünkü bebeğin motor becerilerindeki gelişme 7. ayda sıçrama şeklinde ve bebek değil- çocuk değil arada kalmış bir varlık 7. aydaki bebek. bir çocuk kadar hareketli değil ama bir bebek kadar da sakin değil. artık oyuncakların peşinden gitme isteği ve bunu henüz başaramama bir arada.
bu ayda hızla gelişen bir diğer durum ise sürekli aaaaaaa diye bağırma ve ses tanıma çalışmaları ve aynı zamanda çıkarılan farklı heceler ve harfler. konuşmaya yönelik ilgimiz çok fazla. haaa, hee, ge, gi, annn, ba gibi heceleri çıkarıyor ve iştediği bişey olmayınca ya da ulaşamayınca hıfff gibi bir ses çıkarıyor. bu durumda ablasının bi sus çığlıklarıyla karşılaşıyor ama olsun.
yemek yemeği seven bir bebiş, günlük düzeni şöyle: sabah 7 civarı kalkıyor ve emiyor ara ara bu 9.30a kadar böyle, 9.30 gibi kısa bir uyku ve uyanınca evde yapılmış bebe bisküvisi-peynir-ceviz ile kahvaltı bunları şimdilik pütürlü bulamaç halinde yiyor. portakal suyu veya ıhlamur ile yapılıyor bulamaç, bu hafta yumurtaya başlandı. sonra saat 13 gibi tekrar uyku ama bu uzun biraz kalkınca sebze çorbası ya da haşlanmış tavuk veya ne yapılmışsa onu yiyor. sebze çorbasına 1 çorba kaşığı kadar et de konuluyor artık, eti yağsız ve sinirsiz iki kere çekilmiş kıyma. tavuk ise but ya da göğüs iyice haşlanmış ve az tavuk suyuyla ezilmiş. bazen yoğurt çorbası da yiyor. genellikle bunları dönüşümlü olarak veriyoruz. bazen haşlanmış tavuğu didikleyip suyuyla ve pirinçle tekrar pişiriyoruz bunu da verebiliyoruz. öğünleri bir küçük kasenin 3/4'ü kadar. bu öğünüde yiyip bir kısa uyku daha çektikten sonra akşam oyunları için hazır hale geliyor. akşamları genellikle 8.30-9 gibi yatıyor. bazen yatmadan önce yoğurt ya da muz yiyor. bunun dışında emmeye devam ediyor. beslenme düzenimiz böyle. besinleri şimdilik biraz karışım halinde veriyoruz (bize kolay oluyor), ekmek henüz vermiyorum. kemirmesi için marulun beyaz kısmı, maydanoz sapı ya da yeşil soğan kullanıyor. havucu ezemediği ve tat alamadığı için sevmedi. öğünleri bazen ana kucağında bazen mama sandalyesinde yiyor. ancak geceleri biraz sık kalkıyor emmek için, sanırım beni özlüyor, 10 dk kadar emiyor ama bu esnada o uyuyor oluyor. bunu nasıl başardığını hiç anlamadım.
bütün bunların dışında ablayla oyun oymamaya bayılıyor ama babası eve gelip önce ablayı kucaklarsa kıyamet kopuyor. sadece büyük değil küçükte kıskanıyormuş:)
kitap okumaya başladık, şimdilik kitapları yeme isteği var ama olsun. değişik dokuları olan bir kitabımız var artık. 

küçük bebeğim büyüyor ve ben yine bir mucizeye tanıklık ediyorum.

sevgiyle:)

8 Ocak 2013 Salı

bebe bisküvisi,

çocuklarıma hazır gıdalar yedirmeyi sevmiyorum. böcüğüme bebe bisküvisi yapmamıştım çünkü tarif bilmiyordum. 5 sene sonra internet deryası iyice büyüyünce  ve bende anne-bebek siteleri için vakit bulabilir olunca, börtücük için bu tarifi buldum. kendi hakkımı da yemeyim ama böcüğe de bisküvi yerine her hafta kurabiye kek yaptım 3 yaşına kadar. ne zaman ki bisküvileri keşfetti benim elcağızlarımla yaptıklarıma itibar etmez oldu.

neyse efendim gelelim bebe bisküvisi tarifine.
malzeme:
1 yumurta
1 çay brd. pekmez (üzüm pekmezi kullandım, kayınvalide yapmıştı)
100 gr. eritilmiş tereyağ
10 tepeleme çorba kaşığı un (ben 12 kaşık kadar kullandım)

efendim yukarıdaki malzemelerle bir hamur yapıyoruz, pekmezden dolayı rendi kahverengi oluyor, biraz da sert oldu benimki. sonra böcüğe kalıpla kesmesi için havale ediyoruz. 170 derecede 15 dk kadar pişiriyoruz. işte böyle oluyor.



fakat lakin bu bisküviler hazırlar kadar kolay erimiyor, dolayısıyla bende kendilerini havanda ezip dövüp bu hale getirip kullanıyorum. kendileri hazırlar gibi püre olmuyor pütürlü kalıyor ayrıca.


kahvaltı hazırlarken, 1 tatlı kaşığı bisküvi, yarım portakal suyu, 1 çay kaşığı ev yapımı peynir ve vitaminlerini koyup yediriyorum. pek seviyor börtücük.

sevgiyle ve kolaylıkla:)

6 Ocak 2013 Pazar

bebeğin 6. ayı,

yılbaşı kargaşasına vs. kurban gidip yazılamaya unutulan gelişim yazısıdır.

30 aralık itibariyle ek gıdalara tam olarak başladık, sebze çorbasını sevmiyor, yoğurt ve kahvaltıya bayıldı. bebe bisküvisini kendimiz yapıyoruz, yoğurdu günlük hazırlanıyor ve börtücük kaşıkla beslenmeye bayılıyor, yemek masasına gelip ortalığı karıştırmak istiyor. marulun orta beyaz kısmını kemirmeyi çok sevdi, hiç tat almadığı için havuç kemirmekten hoşlanmadı, su içmeyi çok sevmiyor galiba, daha çok biberonla oynuyor çünkü.

gündüz uykuları düzenli, bir kere uzun, iki kere kısa uyuyor. gece emmek için çok sık kaldırıyor, kendisi uyanmıyor çünkü uykuda emiyor ama ben çok kalktığım için bana çok yorucu oluyor. özellikle gece üçten sonra daha sık uyanıyor, uykuyu almaya başladığını buradan anlıyorum. sabah 7'de kalkıyor saat 9 gibi kahvaltı ardında 10 civarında uyuyor. kalkınca önce emiyor, bir saat sonra da çorba ya da yoğurt yiyor. bir saat kadar daha oynayıp az emip uyuyor. uyanınca meyve ya da yoğurt yiyor ve emiyor. kahvaltı haricindeki öğünlerde emmek istiyor. akşam üstü kısa bi kestirmesi var 15 dakika kadar, sonra saat 8-9  arası emiyor ve  uyuyor. saat 11 gibi tekrar emiyor . bir koca gün böyle geçiyor işte.

büyüdükçe daha oyuncu oldu. artık oyuncaklara yöneliyor. destekle koltuk kanepe köşelerine oturuyor, emzikle değişik yönlerini de ağzına sokarak oynuyor. kucağa gelmek istediğinde göbeğini kaldırıyor. bazen ayakta tutunca ayaklarına kuvvet veriyor ama bir kaç saniye sadece. son bir kaç gündür en sevdiği şey yüzümle oynamak, saçlar ve burun özellikle ilgisini çekmeye başladı. yüzüstü konmayı sevmiyor oyun halısında 15-20 dakika oynayabiliyor.

sürekli homurdanma halinde konuşma isteği çok fazla, bu hafta masal okumaya başlayacağım. kitap okumanın zamanı geldi de geçiyor.

bu aydan bu kadar, sevgiyle:)

30 Aralık 2012 Pazar

bebeğe peynir,

küçük hanım için tuzsuz peynir yapma maceralarına başladık bakalım. peynir yapmak için 1.5 kilo kadar sütü pişirdim ve tam kaynamaya başladığında 70 gr kadar yoğurt ekledim.

eklediğim yoğurt miktarı (kavanoz 250 ml'lik)

sonra kaynatmaya devam ettim, 5 dakika içinde kesilen peynir toplanmaya başladı. 

peynir topakları

bu şekilde peynir oluşmaya başlayınca ocağı kapattım ve soğuması için bıraktım. soğuduktan sonra torbaya döküp şofben borusuna bağladım, altına peynir altı suyunun birikmesi için bir kap koydum. bu suyu hamurlarda kullanabilirim. peynir altı suyu çok yüksek oranda B vitaminleri içeriyor.


bir gün bu şekilde süzüldükten sonra torbada toplanan peyniri kapaklı bir kaba alıyorum. 


işte peynir. bu peynirden sabah kahvaltısında 1 çay kaşığı kadar küçük hanıma yediriyorum, bayıla bayıla yedi bugün.

sevgiyle:)





20 Aralık 2012 Perşembe

bebeğe yoğurt,

küçük hanım 15 gündür yoğurt yiyor ve onun için günlük yoğurt yapmak gerekiyor.

bir mikrobiyolog olarak yoğurdu yapamamam mümkün değil zannederdim, öyle değilmiş. küçük hacimdeki yoğurdu tutturmak gerçekten zor oluyor.

önce sütten bahsedeyim. biz küçük bir kentte yaşamanın avantajıyla taze çiğ süt bulabiliyoruz, hatta sütçü amcamız sanki arkadaş gibi. babam telefon ediyor hopp akşam sütü soğumadan evde. evet sütü sabah ya da akşam sağıp daha soğumadan getiriyor.ben evde bulunmayabilirim diye bizim süt anneme gidiyor, o pişiriyor, sıcakken kavanozlara koyup kapağını kapatıyor, süt soğuduğunda konservelenmiş oluyor. bu şekilde bir hafta buzdolabında bozulmadan saklanabiliyor. bir hafta geçmiş ve tüketilmemişse yoğurt olacak sütün içine katılıveriyor.

gelelim yoğurt yapımına annem der ki süt serçe parmağın içinde 30 sn kadar durabilecek sıcaklıkta olacak. bu sıcaklık yaklaşık olarak 40 dereceye tekabül ediyor. sütün içine 2 çorba kaşığı yoğurt konur, üzeri örtülür altına zeminden soğuk gelmemesi için havlu serilir. 4 saat sonra üzeri açılır ve buzdolabına kaldırılır. yoğurt ertesi gün yenmeye hazır olur. bu normal yoğurt ama bebek için her gün taze yoğurt yapmak lazım ve küçük hacimde yoğurt yapmak daha zor. neyse aşama aşama bebek için yoğurt yapımı

küçük bir kavanozun 3/4'üsüt olacak şekilde dolduruyoruz ve yaklaşık 45-50 derece sıcaklıkta olacak şekilde ısıtıyoruz. altına bir havlu seriyoruz ve saracağımız örtünün içine kavanozu koyuyuruz.



kavanoza 1 çorba kaşığı kadar yoğurt koyuyoruz ve örtüyle sıkıca sarıyoruz.


üzerine üşümemesi için bir havlu daha örtüyoruz. yoğurt soğukta kalırsa tutmaz o yüzden iyi sarmak çok önemli. 


bu şekilde sardıktan sonra 5.5-6 saat içinde yoğurdumuz hazır oluyor. buzdolabında bir gece olgunlaştırıyoruz ve bebiş afiyetle yiyor.

dikkat edilecek noktalar: süt çok sıcak olursa yoğurt ekşi olur, süt soğuk olursa yoğurt tutmaz yani sıcaklık en önemli nokta. 
 ikinci olarak ise süre eğer kısa zamanda açılırsa yoğurt çok sulu olur, fazla uzun tutulursa ekşir.
bunlara dikkat ettikten sonra yoğurt yapılır. ancak hazır sütte yoğurt uzayıp sünük sünük oluyor, kutu süt yerine pastorize süt kullanılabilir. inek sütü dışındaki sütlerle yoğurt yapmayı denemedim hiç.

bir tecrübe: büyük kızım 6 aylık iken ankara'daydık ve hazır yoğurt tüketmek zorunda kalıyorduk ve hala yoğurt yemez, küçük hanım ise bayıla bayıla yiyor yoğurdu şimdilik

sevgiyle:)

1 Aralık 2012 Cumartesi

bebeğin 5. ayı,

bu ay ki en önemli gelişmemiz değişik sesler çıkarmak, beni çağırırken annn, ge, gi, ve sürekli bağırma modunda özellikle yanından ayrılmamıza tahammül edemiyor. gündüz uykuları azalmaya başladı, 2 kısa bir uzun uyuyor. hemencecik gülüyor, destekle oturuyor ancak henüz dönmeyi beceremedi. oyun halısı ile oynamak en büyük zevki, oyuncaklara ilgisi çok fazla, farklı oyuncaklardan ziyade en baştan beri oynadığı topla oynamayı tercih ediyor. emziği bulamadığı anda parmak emiyor, dişler çok kaşınıyor, bazen beyaz oluyor ama daha çıkmaz umarım.
bu ay ortalarında elma rendesi yemeye başladı, çeyrek elma cam rende ile püre yapılıyor ve ilk gün bir çay kaşığı, daha sonraki günler azar azar artarak sonuçta 1 yemek kaşığı kadar elma yiyor ve gayet memnun, süte tam gaz devam tabi ki ancak biberondan süt içmek istemiyor, hatta son iki gün biberondaki süt ziyan oldu, artık sağmayacağım bu durumda. bu ay böyle geçti, gelecek ay görüşmek üzere.

1 Kasım 2012 Perşembe

bebeğin 4. ayı,

evet küçük kızım tamı tamına dört ayını doldurdu ve artık kocaman bir kız oldu. bu ay yaşadığımız en önemli değişiklik gündüz uykularının azalması ve daha çok oyun oynamak istemesi, her geçen gün daha farklı oyunları algılayabildiğini görüyoruz. şimdilik en sevdiği oyuncak ana kucağına bağladığımız çıngıraklar. eline tutturduğumuz çıngırakları ise direkt olarak ağzına götürüyor.

oyun dışında yaşadığımız ikinci önemli değişiklik kakalı bez sayısındaki azalma. artık günde 2 kez kaka yapıyor.

bakışları çok netleşti, bakıp çağırınca gülücükler geliyor hemen, aynaya bakmak en büyük zevkimiz.
oturmak istiyor yatmaktan hoşlanmıyor. ama ben oturtmaya korkuyorum. başını artık neredeyse tam olarak tutuyor. ismiyle çağırdığımızda dinliyor ama sesin geldiği yöne dönmeyi henüz akıl edemiyor. yüzüstü koyduğumda başını tam olarak kaldırıyor. sesini keşfetti sürekli bağırıyor. bu ay böyle geçti.

sevgiyle:)

2 Ekim 2012 Salı

bebeğin 3. ayı,

evet küçük börtücük 3. ayını bitirdi ve artık hareketli bir bebek oldu. uykuya kendi kendine dalıyor. sütün hepsini emip bitiriyor. ellerini önünde kavuşturuyor, parmaklar hala çok ilginç. ağlama dışında bir takım sesler çıkarıyor. geceleri kesintisiz uyuyor. akşam 11 gibi doyurunca sabah 6'da kalkıyor. kesinlikle sabah çocuğu uyandığında çok neşeli oluyor. 6-6.30 arası babasıyla oyun saatleri oldu neredeyse. karnı doyunca gülücük dağıtmada sınır tanımıyor. ablası yanına geldiğinde gözünü ayırmadan takip ediyor. hala emzik ve parmak arasında net bir kararı yok. böcüğüm emziği sadece bir kez denemişti ve hala parmak emiyor. bu küçük hanım emzik ağzından çıkınca emziği bulamayıp parmağı emmeye başlıyor. sanırım solak olacak.

bebeğimiz bu ayda yapması gereken her şeyi yapıyor yani. uzun gece uykusu uyuyor, ellerini önünde birleştirip inceliyor, değişik sesler çıkartıyor ve sesli gülüyor.

benim şimdi aklıma takılan konu işe başladım ve öğlen eve geliyorum, gelmeden önce süt sağıyorum ve ertesi gün saat 10'da bakıcı teyzemiz bu sütü içiriyor, ancak bu saatteki süt miktarı azalmaya başladı. belki de eve lazım olursa diye mama almalıyım. evde olduğum zamanlarda süt hala yetiyor ancak ben eve gelene kadar aç kalırsa diye korkuyorum.

bu arada yaklaşık bir ay önce işe başladım. esnek çalışma saatleri olan bir kurumda çalışıyorum ve sabah 9 gibi çıkıp öğlen 1 gibi eve dönüyorum. derslerimi sabah saatlerine topladım. öğlenden sonra ise böcüğümü okuldan almaya gidiyorum. o yüzden tam gün gelen bir yardımcım var artık hem çocuğa bakıyor, ben evdeyken de ev işlerine yardım ediyor. şimdilik memnunum umarım hep memnun kalırım.

sevgiyle:)

1 Eylül 2012 Cumartesi

bebeğin 2. ayı,

geçte olsa yazmaya başlıyorum. benim bebeğimin ikinci ayı nasıl geçti?
öncelikle çok şükür ki kolik bir bebek değil, dolayısıyla uyutması ve beslemesi daha kolay oluyor. bende deliler gibi yorulmuyorum. böcüğümüz kolikti ve babasıda, bende yorgunluktan kımıldayamayacak hale geliyorduk. ancak şimdi biraz daha rahatız.  bence biraz tecrübe birazda çocukların farklı kişilikte olması nedeniyle börtüyü daha kolay büyütüyoruz şimdilik.

beşik dönencesi, ana kucağına takılan oyuncağı ve oyun halısındaki aynayı çok seviyor. dönenceyi büyük bir dikkatle takip ediyor. bu esnada göz kaslarını kullanmayı öğrendi, sanırım bir hafta sonra tam olarak kullanmayı başaracak. oyuncaklara gülüyor.sesli oyuncakların sesini dinliyor. cee yapınca önce irkiliyor sonra mutlu oluyor. oyun halısındaki aynaya gülücükler atıyor. biz konuşurken gülüyor. yani bebek 2. ayın sonunda sesleri dinlemeyi öğreniyor ve gülücükler  başlıyor.

hala her bezimiz kakalı, gaz çıkarırken kaka kaçırıyor. emerken hava yutmaları azaldı ama barsak gazları çoğaldı.  günlük 4-5 bez tüketiyoruz artık. birinci ayda 8-9 beze göre bayağı azaldı yani.

uykuda geçirdiği vakit azaldı. artık gündüzleri uyanma saatine bağlı olarak bir sabah ve uzun bir öğleden sonra uykusu var ancak akşamları uykuya geçme sorunları yaşıyoruz birazcık. kucağımızda uyuyor ama yatağına koyunca ağlıyor. bazen kıpırdanırken kendi kendine uyuyakalabiliyor.

d vitaminine devam ediyoruz, hafta 1- veya iki kez gaz problemi oluyor zinco vermek durumunda kalabiliyoruz.

ve gelelim bu ayki büyük problemimize. böcük bu ay genellikle evde kalmak istemedi, 1 hafta anneannede ve beş gün babaannede kaldı. babaanneden döndüğünde son derece hırçın, öfkeli ve her dediğimize itiraz edip, bağıran bir çocukla karşılaştık. bastırılan kıskançlık duyguları katlanarak geri döndü. özellikle kuzeniyle (zaten çok iyi anlaşamıyorlardı) kabus kavgalar ediyorlar. bu hırçınlık ve öfke problemini nasıl çözeceğimi bilemiyorum. çocuklarla ilgili kitapları okumaya devam.

sevgiyle:)