30 Eylül 2013 Pazartesi

zeytinler ve demokrasi

bugün kışlık zeytini nasıl yaptığımı yazacaktım, ta ki demokratikleşme paketinin içeriğini okuyana kadar. evet bazı yönleri iyi gibi görünüyor ama türkiye'nin yararına değil belli ki. ya da benim açımdan öyle değil.

andımızın kalkması mesela, tamam çocuklar varlıklarını hiçbir şeye armağan etmesinler de bu resmen kendi ülkemde parya hissetmeme neden oluyor.
tamam başörtüsü serbest olsun ama benim mini eteğimde serbesti olacak mı? ya da kolsuz tişörtüme karışıldığında kim benim yanımda olacak? kadına verilen değer bu kadar azalmışken sadece kendi yandaşlarının durumu düzeltilmiyor mu?
seçim barajı düzenlemesi mesela, toptan kaldırılsa daha iyi değil mi? böylece bende oyumu istediğim gibi kullansam, ehveni şer demesem. dar bölge sistemi ile eyalet sistemine geçmiş olmuyor muyuz bir nevi, bu türkiye'nin bölünmesine bir adım daha yaklaşmak değil mi?
insan gibi yaşamak için hiç bir değişiklik yapılmazken, bölmek- bölünmek- birbirinin gözünü oymak ya da sadece kendine demokratik olmak,

zeytinler ve demokrasi, demokrasiden anladığımız sadece kendi haklarımızı almak, başkalarının hakkını düşünmemek oldukça, hep keser döner sap döner diye hesaplar yaptıkça zeytinler daha demokratik olacak ülkemde :(

29 Eylül 2013 Pazar

pazar kahvaltısı,


  • aileyle yaşarken: annenin hazırladığı, gazete nerede diye çemkirdiğin, sıcacık çay eşliğinde muhteşem kahvaltılıklar ve aile ile edilen keyifli sohbetler
  • yalnız yaşarken: gazete-kahve eşliğinde basit atıştırmalıklar
  • evli ve çocuksuzken: geç kalkılan keyifli sabahlar, sevgili ile hazırlanan, çay, gazete, sohbet ve omlet keyfi yapılan bütün hafta iple çekilen dinlenmece
  • evli ve çocukluyken: sabahın köründe uyandırılmak, her an birine kızmaya hazır, bardakta soğumuş çay, yağı donmuş sucuklar, parça pinçik edilmiş gazete, yarısı içilip yarısı sağa sola dökülmüş süt demekmiş. 
güzel pazarlar herkese:)

sevgiyle:) 

netten alınma fotoğraf, hayalimdir :)

24 Eylül 2013 Salı

acuka

annemle her hafta kışlık yapıyoruz. bakalım bu işin sonu nereye varacak. tarhanadan sonra acuka, kışlık domates, erişte, kurutulan sebzeler, turşu vs. bir dünya iş. ama ilginç bir huzur veriyor bu tür işler, alet işler el övünür misali kesiyorum, doğruyorum ve rutin-düşünmeden yapılan bu işlerden mutlu oluyorum.

neyse dönelim acuka'ya.
malzeme:
15 kilo sert az sulu domates
1 kilo salçalık kapya biber
1 kilo acı kırmızı biber
1 su brd. sirke
2 baş sarımsak
1 su brd zeytin yağı
yeterince tuz

biberlerin çekirdekleri çıkarılır, et makinesi ile tüm malzeme çekilir.


sonra bir güzel neredeyse yarıya inene kadar kaynatılır. yani iyice koyulaşır ve salça kıvamına yaklaşır. 


salça kıvamına gelince sarımsak ezilir, tuz atılır, yağ ve sirke dökülüp sıcak sıcak kavanozlara doldurulur ve yeni kapak ile kapatılır. soğuyunca konserve olur. 


kış boyu ister yemek yanında ister içine ceviz ezilerek, ister beyaz peynirle birlikte afiyetle yenilir:)

sevgiyle:)

21 Eylül 2013 Cumartesi

çocuğunuza kulak verin-aletha solter- çocuk deneyimleri,

aletha solter'in kitabını okumaya devam ediyorum. 3. bölüm çocukların yaşadıkları veya daha doğru bir tanımlama ile deneyimleri üzerine.

altını çizdiklerim:

  • doğaya daha yakın, daha basit ve ucuz etkinlikler daha fazla öğrenme alanı sunar. sanırım bunun nedeni birdenbire başka bir yön alabilmesi ve hayal gücünü kullanabilme fırsatı vermesi. pahalı oyuncaklar ya da etkinliklerle sadece o iş yapılabiliyor, bir başkasının tanımladığı şekilde, oysa son zamanlarda kızlarımda fark ettiğim bir su şişesi ile pek çok farklı oyun oynayabildikleri oldu. basit bir minder havuz oluyor, atlama tahtası oluyor, uzun atlama minderi oluyor. çocukların hayal gücüne güvenmek gerek. 
  • çocukların yeni deneyimler yaşarken aşırı uyarılmalarını önlemek gerekiyormuş, böylece yeni edindiği bilgiyi daha iyi özümseyebiliyormuş.
  • anne-babaların kendilerine vakit ayırması ve yeni hobiler edinmesi gerekiyormuş, bu esnada verdikleri uğraş çocuklara çaba göstermenin önemini öğretiyormuş.
  • şiddet insanın doğasından değil huzursuzluğundan kaynaklanıyormuş, isteklerini anlatamamış, ihtiyaçları tam olarak karşılanmamış çocuklar daha öfkeli oluyormuş. bu konuda kitaptan edindiğim bilgiler cidden işime yaradı. böcüğüm çok öfkeli olduğunda bağırdığında önce ona soruyorum, bugün seni ne üzdü diye, önce çok üzüldüm diye ağlıyor sonra bir süre sonra nedenini anlatıyor, bazen çözüyoruz sorunu bazen çözemiyoruz ama sonuçta onu anladığımı ya da anlamaya çalıştığımı gördüğü için öfkesi geçiyor. keşke sevgili kişisi de bana öyle yapsa ne güzel olacak :)
  • çocuklara disiplin amacıyla konan kısıtlamaların ya da kuralların nedeni açıklandığında hem kurallara uymaları kolaylaşır hem de düşünme yetenekleri gelişirmiş. bunu da test ettim onayladım:) 
  • fazla miktarda hayal kırıklığı yaşamaları veya aşırı övülmeleri çocukların öz güven gelişimine engel oluyormuş. bu sorunu aşmaya çalışıyorum, çalışkanlığın daha önemli olduğunu vurgulamaya çalışıyorum, başarısız olunan bir konunun çalışılınca düzeltilebileceğini anlatmaya çalışıyorum, bakalım başarabilecek miyim? en yeni konumuz yüzme kursunda havuza atlayamama, korktuğu için atlayamıyor, bu sorunu aşmak için ise ne yapacağımı tam çözemedim daha. 
bu bölümde daha pek çok nokta var mesela cinsel bilgiler, mesela tv'nin çocuklar üzerindeki etkileri, ya da kitap ve çocuk. yani kitapla işim bitmeyecek henüz.

sevgiyle:)




18 Eylül 2013 Çarşamba

düzenmiş pehhh


hani düzenli olarak girişler yapacaktım, hani günlere göre konular belirlemiştim, pehhh hiç birini yapamadım. hepsine bir bahanem var, çünkü işyerinde vaktim olmaz hem doğru ve etik değil, çünkü evde börtücük hiç fırsat vermiyor ve yapılacak çok iş var. burdan da şunu anlıyoruz ki kendime-hobilerime ayıracak vaktim yok hiç, kitap okuyamıyorum, ağ günlüğüme yazı yazacak zaman bulamıyorum (zaten pek okunmuyor), yaptığım tek şey çalışmak-eve gitmek çocuk bakmak-yemek yapmak, onun problemleri bunun dertleri derken ben kalmadı bende, hani yunus emre'nin bir sözü var ya bir ben vardır bende benden içeru diye, ben işte o içimdeki tuba'nın sesini duyamıyorum artık. o sesi duyamadığım, kendimle başbaşa kalamadığım, kendimi ruhsal anlamda besleyemediğim için (fiziksel olarak çok güzel beslediğim için kilom aldı başını gidiyor) öfkeliyim, kızgınım, kırgınım, güceniğim, neye herkese. kocama, çocuklarıma, arkadaşlarıma, ama en çok kendime.

ben düzen kurmaya çalıştıkça kaosa doğru sürükleniyorum. kaotik hayatım yoruyor yıpratıyor ve ben gittikçe daha öfkeli daha agresif oluyorum. bunu anlatamıyorum, paylaşamıyorum, ne yapacağımı ise hiç bilmiyorum. düzen kuramadıkça kendimi yeterszi görüyorum. aklımdaki tek düşünce ne kadar çok işim olduğu ve hepsine birden yetişemediğim. oysa ki planlarıma uysam ya da daoğru düzgün planlayabilsem ne kadar çok işim yokmuş göreceğim. ama olmuyor bir türlü.

kafamın içi aynen böyle şu sıra

ama çalışacağım bu kaosu bir düzene sokmak için. böcüğün okula başlamasıyla düzene girmeye başladı biraz, işe geç kalma dervri kapandı mesela, akşam erken çıkıp onu alma devri de. belki bu arada daha çok giriş yapabilirm, daha çok yazabilirim. akşam uyku saatlerini tekrar düzene oturttuğumda daha çok ilgilenebilirm kendimle. denemekten vaz geçmek yok :p

sevgiyle:)

16 Eylül 2013 Pazartesi

antep usulü tarhana

bu sene anneciğimle eskiden yaptığımız gibi tarhana yaptık:) özlemişim bu tadı.

malzeme:
10 kilo yoğurt
2 kilo süzme yoğurt
4 kilo dövme
1/2 kilo aşlık
yeteri kadar tuz
1 tabak kadar un

tarhana yapılmadan bir gece önce dövme ve aşlık temizlenir ve ıslatılır. sabah erkenden ise pişirilmeye başlanır. buğdaylar açılmaya başlayınca (aşuredeki gibi) ya da hepsi açılınca bir leğene alınır ve elle yoğrularak ezilir.

ezilen dövme

bu arada yoğurt-un ve tuz karıştırılır, tuzu yemek tuzundan biraz daha fazla olacak. un ise iyi kıvam alması içinmiş.

yoğurt
sonrada yoğurt ve dövme karıştırılır. bir gece bekletilir.


ertesi gün ise yarı güneşli balkona serilir. serilirken kaşıkla alınır bez üstüne yayılır.


bir kaç gün iyice kuruması beklenir. kuruduktan sonra bez torbada saklanır. pişirilirken 5-6 tanesi bir gece suda ıslatılır ve sonra pişirilir. üzerine yağ-nane- kırmızı biber yakılır. afiyetle yenir:)

not: tarhana ve bilumum kurutmalıklar tavana monte edilen asansörlü meyve-sebze kurutmalığında kurudu. çok da güzel oldu.

sevgiyle:)

9 Eylül 2013 Pazartesi

niğde usulü tarhana-2

geçen sene kayınvalidemin yaptığı niğde usulü tarhanadan ve nasıl tükettiğimizden bahsetmiştim. bu sene ise gidip yapılırken yardım etme-öğrenme ve fotoğraf çekme şansım oldu.

öncelikle 10 kilo yoğurda 2 kilo aşlık yani çekilmiş buğday koyduğumuz belirtelim. yoğurt ve aşlık birlikte heraniye alınıyor. herani büyük bakır kazan demekmiş. sonra ocakta altı yakılıyor ve yavaş yavaş pişmeye başlıyor. aşlık pişene ve çorba gibi başlayan kıvam iyice koyulaşana kadar sürekli karıştırılarak yaklaşık 2 saat pişirilen tarhana ister çorbalık ister kavrularak kahvaltıda tüketilmek üzere hazır oluyor. hafta sonları pazar kahvaltısında afiyetle yeniyor :)

şimdi fotoğraflar :p

herani buymuş :), içindeki tahta kürek gibi düz bir kaşık

tarhana pişerken

kıvamı ve son hali

sevgiyle:)

5 Eylül 2013 Perşembe

bir gün istiyorum...


  • eve girdiğim andan itibaren çocukların ağlamadığı
  • yemek yapmak zorunda olmadığım hatta yemek düşünmemin gerekmediği veya yaptığım yemeklerin yenildiği"
  • çizgi film  haricinde bir şeylerin izlendiği ya da bu çocuklar etkilenmesin diye sevdiğim programları izleyebildiğim
  • sessiz bir ortamda kitap okuyabildiğim
  • canımın istediği saatte uyuyup canımın istediği saatte kalkabildiğim
  • kapının önünde kimse ağlamadan beş dakikadan uzun bir süre duş yapabildiğim
  • tuvalette kimsenin rahatsız etmediği
  • ne yapıyorsun sorusunun sorulmadığı
  • iş yeri yerine evde dinlendiğim dolayısıyla işte çalışabildiğim
  • yani bana ait olan bir gün istiyorum sadece 
çok şey mi istiyorum???

unutmadan yazmam lazım-3

böcük ve arkadaşı kardeşler ve bebekler hakkında konuşuyorlar

b.a: ay çok tatlı kardeşin ama ben korkuyodum şimdi korkmuyorum
b: şimdi kardeş istersin o zaman, ağlayınca ya su veriyosun ya emziğini veriyosun ya da anneni çağırıyosun o altını temizliyo
b.a: tamam suyunu ben içireyim mi?
b: hayır o benim kardeşim

biraz sonra bizimki anne kardeşimi alsana bizim oynamamıza izin vermiyor

+++++++++++++

kuzenine öz kardeşi tarif ederken

sen istedin diye yapılan kardeş özdür. (istemiyorsan gelen kardeş dış kapının mandalı)

kuzeni öz kardeşi tarif ediyor: şimdi senle kardeşin oldu baban eşinden boşanırsa falan filan işte (toparlayamadı)

çocuklar sohbet ederken onları dinlememin keyfine paha biçilemez :)

sevgiyle:)

3 Eylül 2013 Salı

düzen

bir düzen kurmaya çalışıyorum evde, işte ve hobilerimde ama başaramadım. oysa ki planlamıştım herşeyi, bundan sonra haftanın belirli günlerinde blogla ilgilenecek ve konulara göre gün ayrımı yaparak yazacaktım, iş yerinde dinlenmeyecek daha fazla çalışacaktım, evde dolapların içini düzenlemeyi ihmal etmeyecek derli toplu olacaktım, kilo vermek için gerçekten çaba gösterecektim. en azından şimdiden sonra başaracağım. planlı-programlı-düzenli yaşayıp bu sayede aklımdaki işleri bitreceğim.

ağgünlükte düzen, haftada 3 yazı hedefim şimdilik, daha çalışkan olacağım. pazartesileri yemek vs., çarşamba çocuklar veya hobiler, cuma kitaplar, bakalım tutturabilecekmiyim düzeni.

evde düzen, haftada üç dolabı düzenleyeceğim, bu hafta balkon dolabı, benim çekmeceler ve sevgilinin çekmeceleri

işte düzen, bu hafta proje raporunu bitirmem gerek mesela.

çocuklar-ev ve garip ruh halleri üçgeninde-dörtgeninde-beşgeninde yitirdiğim düzenimi kurmam gerek. kuklaların idaresi tekrar benim elime geçmeli.

sevgiyle:)