7 Ekim 2013 Pazartesi

öfke nöbeti,

her insanın yaşaması normal olan öfkelenme bende ve böcüğümde artık patlamalar ve nöbetler şeklinde cereyan ediyor. her ikimizde öfkemize hakim olamayıp onda genelikle haykırarak ağlama, bende ise ciyak ciyak bağırma, hatta saçlarımı yolma şeklinde ilginç dışarıdan korkutucu görünen davranışlar sergiliyoruz. üstelik bu durumda anneanne ya da dede gibi görünüşte bana hak veren ve yardım eden ama aslında çocuğa hissettirdiği ile onun arkasında olan seyircilerimiz mevcut(bunu söyleyince çok kızıyorlar ama gerçek bu).

yaşadıklarımız tam olarak öfke nöbeti, her hangi bir şey için başlayan ikimizinde zırıl zırıl ağlamasıyla sonuçlanan öfke nöbetleri. psikoloğa göre öfkelenince huzurlu ve mutlu olduğumuz bir anı düşünmeliymişiz önce, böylelikle o kızgın duyguların bizi ele geçirmesine engel olabilirmişiz. ben hiç böyle bir an hatırlamıyorum. birazcık huzurlu ve güvenli hissettiğim anların gerisinde utandırılma ya da korku da var hep. eğer böyle bir anı bulamıyorsak, kendimizi huzurlu hissettiğimiz bir yer ya da durum yaratmalıymışız. bu durum tıpkı limon düşününce ağzımızın kamaşması gibi öfke anında bizi sakinleştirecekmiş. deneyelim bakalım.

böcük için yapılması gerekenler ise, sakinleşmeden seninle konuşmuyorum demek, bazen kendimiz sakinleşmek için ortamı terk etmek, en başta öfkelenmemeye çalışmak, sorunun fiziksel bir nedeni olup olmadığını anlamaya çalışmak(uyku veya açlık gibi), öfke karşısında geri adım atmamak (geri adım atılırsa öfke krizleri büyüyerek çoğalırmış), sakinleştiğinde ne olduğu hakkında konuşmak ve kendi duygularımızdan bahsetmek, aynı zamanda çocuğunuza sizin kurallarınızın geçerli olduğunu kesin bir dille bildirmek gerekiyormuş. ben hepsini başaramıyorum henüz. sadece onun sakin bebek olduğu zamanları çok özlüyor ve öfkeleniyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder