11 Ağustos 2016 Perşembe

yemek bağımlılığı, dr. mike dow


yıllardır kilo verme mücadelesi içinde olan ve bir türlü bunu başaramayan ben, diyetler, yemekler vs hakkında her bulduğumu okurum. nisan ayında bu kitap gözüme çarptı ve okumaya başladım. sindire sindire ancak okudum. ama çok bilgilendim. en azından benim için ampul yandı.

şimdi bu kitap diyor ki yemekler beynimizde belirli bölgeleri uyarıyor ve bizde buna bağlı olarak bazı yiyeceklere bağımlılık geliştiriyoruz. karbonhidratlar yani şekerli besinler serotonin üretimini arttırırken yağlı yiyecekler dopamin üretimini artırıyormuş. eğer beynimiz sürekli bu gıdalar ile uyarılırsa yani serotonin ve dopamin üretiminde diğer yollar unutulursa yiyeceklere bağımlı hale geliyormuşuz. dolayısıyla yemek bağımlılığı birazcık uyuşturucu bağımlılığına benziyormuş. sigarayı bırakırken nasıl birden bırakılamıyorsa yemek bağımlılığı tedavi edilmeden yapılan diyetlerde yo-yo etkisi dışında bir işe yaramıyormuş. çünkü beynimiz kendi kendine serotonin ve dopamin salgılamayı öğrenmeliymiş önce.

epey bilgilendim ve içinde yer alan bir kaç test ile yemek bağımlısı olduğumu ve duygusal durumumu kontrol etmek için yemek yediğimi fark ettim. burada yine sorun irade de değilmiş. sorun tuzak düşünce kalıplarındaymış ki bu düşünce kalıpları 7 grupmuş

  • kişiselleştirme
  • yayılma
  • analiz-paraliz
  • kötümserlik
  • kutuplaşma
  • psişik etkiler
  • süreklilik
kitapta bunlar tek tek açıklanıyor ve hayatımızdaki etkileri de anlatılıyor. bu düşünce kalıplarından kurtulup yükseltici düşünceler edinmek ise mümkünmüş ve yükseltici düşünceler ise
  • hedef
  • huzur
  • güç
  • tutku
  • üretkenlik
  • keyif, olarak sıralanmış ve yine tek tek açıklanmış.
yemek bağımlılığında en önemli husus kendi olumsuzluk mantranı yani düşünceni bulup bunu olumlu düşünceye çevirmek. ben mesela genel olarak kendimi başarılı bulmuyorum ve bu durum benim yeme davranışımı etkiliyor. şimdi ise diyorum ki (ben başarılı olmak için elimden geleni yapıyorum ve bunun için çaba gösteriyorum). 

yine bu kitaptan öğrendiğim açlık duygusunun yavaş yavaş geldiği ve duygusal açlık ile farklı olduğu. duygusal açlık yaşandığında 2 dk başka bir işle oyalanmak bu etkinin geçmesine ve açlığın unutulmasına neden oluyormuş, bu anda yemek yenildiğinde doyma hissi oluşmuyormuş. fiziksel ya da gerçek açlık ise yavaş yavaş artıyor ve yemek yenildiğinde geçiyormuş. 

pek tabiki bazı önerilerde de bulunuyor yazar. mesela kendi doğru düşünceni oluşturmak, duygusal açlığını fark etmek için çaba göstermek, daha az öz eleştiri yapıp kendini olduğun gibi kabul etmek, ve serotonin ve dopamin seviyeni yükseltici aktiviteleri koymadan yemek kısıntısına gitmemek.

bunun için ise öneriler
  • yemek planı yapmak ve yediklerini ve o andaki hislerini birlikte yazmak
  • yemekleri tıkıştırarak yemek yerine her bir lokmadaki farklı tatları keşfetmeye çalışarak yemek
  • asla asla dememek
  • dikkat dağıtıcı nesnelerden uzak durmaya çalışmak
  • yemek için ayrılan bütçeyi sınırlandırarak daha kaliteli yiyeceklere yönelmek
  • yalnız kalmaktan ve yalnız yemekten kaçınmak
  • serotonin ve dopamin yükseltecek aktiviteler yapmak. bunlar arasında örgü örmek, kitap okumak, sohbet etmek, yürüyüşe çıkmak yer alıyor.
öneriler ve yiyecekler kısmı tamamen amerikan alışkanlıklarına göre olsa da ben bu kitaptan çok faydalandığımı düşünüyorum. bu nedenle de yemek ve kilo sorunu yaşayanların okumasını tavsiye ediyorum.

deneyeceğim bakalım ne olacak.


sevgiyle:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder