bir kaç gün önce pinuccia'nın kış okuma şenliğinde isminde havyan olan bir kitap kategorisi için okumaya başladım, önceleri sıkıldım ve kitabın ortalarında birden kate'in tam da beni anlattığını fark ettim, gece 3.30da kitap bitti ve ben yaklaşık bir saat daha ağladım. en son ortaokulda şeker portakalını okurken portuga öldüğünde bir roman karakteri için bu kadar çok ağlamıştım.
başlangıçta saçma sapan bir arkadaşlık ilişkisinden çok sıkıldığımı sürekli markalar üzerinden yapılan uzun anlatımlardan haz etmediğimi ve bu kitabı neden okuduğumu anlayamadığımı düşündüm. sonra kitabın tam ortasında kate'in aile kurmak için kariyerinden vazgeçmesi- kızı ile kötü giden ilişkisi, depresyonlarının neredeyse beni anlattığını fark ettim ve kitabın kalanını ağlayarak okudum. tamam ben kariyerimden vazgeçmedim ama ev-çocuklarla birlikte yürütemiyorum da. arkadaşlarımla ilişkilerim berbat noktasında sanki, vakit ayıramıyorum çünkü onlara. büyük kızımla ilişkim kötü, her türlü köleliği ben yapıyorum ama kötü olan benim. kendime bakamaya ve kendimle ilgilenmeye halim yok, en çok aksattığım şey kendimle ilgilenmek, sanırım bu nedenlerle beni çok etkiledi ve son 150 sayfasını gözyaşlarıyla okuduktan sonra yaklaşık bir saat daha ağladım. kendimle yüzleştim ve kendime kızdım yapmadığım her şey için. aksatmadığım tek şey ise kitap okumak, okumak yeniden sığınak oldu benim için.
kesinlikle tully gibi biriyle arkadaş olmazdım, bencil ötesi, savurgan. sanırım kate ile de arkadaş olmazdım, tıpkı benim gibi silik.
kitapla ilgili bilgi: pegasus yayınlarından ve 614 sayfa ama bir çırpıda okunuyor.
sevgiyle ve kitapla:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder